Bir bina yıkıldığında içinde yüzlerce yaşamın yok oluşunu izlemek çok acı.
Bu yok oluşun başkalarının hataları yüzünden olduğunu bilmek daha da acı. 
Yok oluşa neden olanların hala aynı şeyleri yapıyor olması, hükümetlerin bu hataları yapanları cezalandırmaması, üstelik bir de, kontrolsüz ve kaçak binaları imar affına sokarak affetmesi ise, en acısı.
Son yaşadığımız İzmir depremi üzerine sorunun çözümüne katkı sağlamak için önerilerimi ve bilgilerimi paylaşmayı bir görev biliyorum. 
En azından bilinçli bir toplum olursak, iktidarları daha iyi denetler, sistemi işler hale getirerek acı kayıplarımızı engelleyebiliriz diye düşündüm.. 
Öncelikle, yapıları depremde hasar görmüş olanların merak ettiği konularda bazı teknik bilgiler vermek istiyorum. 
Yapılarda betonarmenin sağlamlığı çok önemlidir. Tuğla duvarın eğriliği, çatlağı düzeltilebilir ancak kolonlardaki, kirişlerdeki eğrilik, çatlaklık öldürücü olabilir. 

TEHLİKELİ OLMAYAN HASARLAR;
TV lerde tehlikeli diye gösterilen, iki bina arasındaki dikey çatlaklar tehlikeli değildir. Binalar arasında bırakılması gereken boşluğun üzerinin fuga ile değil de sıva ile kapatılması ve sıvanın depremde ayrılması sonucu oluşur.



Duvar Hasarları:
Binaların dikey taşıyıcı kolon ve yatay taşıyıcı kirişlerinde çatlak yoksa, aralarındaki duvarlarda görülen çatlaklar da ölümcül tehlikeli değildir. Onarılabilir.



Kolon ve kirişleri sağlam ama bazı duvarları yıkılmış bina. Onarılabilir.


Binanın duvarlarındaki tesisat borularının geçtiği yerlerde görülen sıva çatlakları tehlikeli değildir.



TEHLİKELİ HASARLAR 
Depremlerden sonra görev aldığım eğitim yapılarındaki hasar tespit incelemelerim sırasında en fazla karşılaştığım inşaat hataları; kolon kiriş birleşimlerindeki etriye sıklaştırmalarının yetersizliği, kolon veya kiriş betonlarının içinde kalan hava boşlukları, betonun kalitesiz oluşu ve demirlerin eksik ve tekniğine uymadan konulmasıydı. Birçok bina bu hatalar yüzünden yıkılmış veya hasar görmüştü. İnşaat imalatları ve denetim işleri doğru şekilde yapılsaydı, bu yapıların çoğu ayakta kalabilirdi. Çok daha önemlisi, canlarımız tehlikeye atılmaz ve defalarca yüreğimiz yanmazdı.

Kolon Hasarları
Betonarme binalarda taşıyıcı olmayan duvarlar yıkılırsa onarılabilir ancak, ortadaki dikey taşıyıcı(kolon) alt bağlantısı kopmuş, hasar görmüş olduğundan, bu tip hasarlı binaların içine girilmesi tehlikelidir.



Yapının taşıyıcı kolonlarında sıva altında devam eden çatlaklar, veya beton ve demir kopmaları sonucu hasar gören kolonlar tehlikelidir.



Aşağıdaki fotoğraflarda yapı kolonlarında burkulma çatlakları görülüyor. Tehlikeli yapılar.

Kısa kolonlarda çatlaklar. Tehlikeli yapı.



Kiriş Hasarları:
Yatay taşıyıcılar(kirişler),kolonla birleşim noktası yakınlarında kırıklar oluşmuş. Tehlikeli yapı.



Perde Beton Hasarları:
Perdeler, binanın yükünü taşıyan kolonlar dışında daha fazla yük taşımak üzere tasarlanan daha geniş taşıyıcılardır. Perde betondaki dikey, yatay ve çapraz çatlakların tümü tehlikelidir.



Bilindiği üzere, insanların çoğu inşaatlardaki iç ve dış görünüşe ve son malzemelere bakarak karar verir. Zaten herkesin bu ayrıntıları bilmesi mümkün değildir ve gerek de yoktur. Çünkü bu işlerin doğru şekilde yapılması için vergi vermekte ve görevlilerin görevlerini yaptığını ummaktadır. 

Bu işlerin doğru yapılabilmesi için de, öncelikle doğru yerin bilimsel çalışmalar sonucu seçilmesi, kent planlarının ve projelerin doğru yapılması, yüklenici firma kadar, yapı denetim firmalarının (Mevcut yapı denetim sistemi maalesef, gereği gibi çalıştırılamamaktadır) düzgün çalışmasının sağlanması, kamu kurumlarında bizim hakkımızı korumak için görevlendirilen teknik denetçilerin de, işlerini hakkıyla yapmış, "yaptırılmış" olması gereklidir. Düzgün ahlak yapısına ve etik kurallara sahip gelişmiş toplumlarda bu böyledir. 

Yapım işini ve Denetim görevini gereği gibi yapmayanlar aslında, toplumun tümünü maddi ve manevi zararlara sokarlar. Çünkü yıkılan yapı can kaybına neden olduğu gibi, yeniden yapılması da, işçilik para ve zaman kaybına neden olur. Bugüne kadar, değişik birçok yerde keyfi uygulamalar, usulsüz atamalar, bilgisizlik ve ihmal sonucu oluşan (maddi) kamu zararının ülkemize getirdiği toplam bedelin hesabının yapıldığını hiç görmedim. Eminim ki, bu rakam çok büyük miktarlara ulaşmaktadır. (manevi zararları ayrı tutuyorum.) Denetleme görevini iyi yapmayan kişilere ciddi cezai yaptırımlar uygulanmaz, işini iyi yapanla yapmayan bir tutulur, hatta yapmayanlar çeşitli ilişkiler ağı içine girip koruma altına alınır ve görevinde yükseltilirlerse, o toplumda doğru ve güzel işler yapılmasını beklemek saflık olur. 

Ne yazık ki ülkemizdeki yetkililer yıllardır yaşanan bu soruna çare bulmak yerine sürekli konuşmakta, suçu ona buna atarak kendilerini aklamaya çalışmakta, vicdansızca zaman kaybetmektedirler. Onları dinlerken içimizin ne kadar acıdığını nasıl bilmezler? 
Bütün bu sorunlar artık, halkın sabrını taşırmaktadır. Sorumluluk sahibi, güçlü yönetimlerce konu ciddi şekilde, ülke genelinde bütünüyle ele alınıp çözülmelidir. Daha da geç olmadan. Güzel insanlarımızı daha fazla kaybetmeden, hemen, acilen...

Mihriban Yanık
Mimar


Not: Kendi fotoğraflarıma hemen ulaşamayacağımdan, yazımdaki bazı fotoğrafları bilecik.edu.tr adresinden aldım.