Dört sosyal girişimci; Hülya Aras, Neslihan Edinçliler, Asiye Asal ve Songül Kaya, özel gereksinimli bireylerin sesini duyurmak ve toplumda oluşan ön yargıları yıkmak için bir araya geldi. Mesleki deneyimleri, tecrübeleri ve yaşanmışlıklarıyla güç birliği yaparak, Türkiye’nin ilk sosyal girişimcilik ve inovasyon modelini uyguladıkları Simbiyoz Sosyal Aktivite Derneği’ni kurdular. Bursa’nın üretim odaklı ilk “Yaşam Köyü” modelini oluşturmak için harekete geçen sosyal girişimciler, engelli bireylerin çalışma ve sağlıklı yaşam hakkını sağlamak adına kurum ve kuruluşlardan destek bekliyor.

Ailelerin en büyük kaygılarının kendilerinden sonra çocuklarının ne olacağı endişesi olduğunun altını çizen girişimciler ile hayallerini, hedeflerini ve toplumsal farkındalık yaratmak için geliştirdikleri sosyal girişimcilik modellerini konuştuk.

Öncelikle bir araya gelmenizi sağlayan hikâyenizle birlikte, sizi tanıyabilir miyiz?
Neslihan Edinçliler: Simbiyoz Sosyal Aktivite Derneği Başkanıyım. Anadolu Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler öğretmenliği mezunuyum. 28 yıl Nilüfer İş Okulunda öğretmen ve yönetici olarak çalıştım. Emekliyim. Eğitimlerim ve çalışmalarım esnasında çocukların savunmasızlıkları, korunmasızlıkları, istenmeyen, korkulan çocuklar olmaları beni hep çok etkiledi. Halbuki istedikleri sadece ilgi ve sevgiydi, bunu verdiğimizde de bizden ayrılmamaları beni onlara daha çok bağladı. Kendi çocuğumun olmaması zamanımın çoğunu onlara ayırmamı sağladı.
Hülya Aras: İTÜ mezunu elektrik mühendisi olarak 29 yıl kurumsal hayatın ardından, sosyal girişim alanına gönül verdim. İki çocuk annesiyim. Benim ailemde ya da yakın çevremde özel gereksinimli bir birey yoktu ama ben çocukluğumdan beri gönüllülük çalışmaları yapmayı seven birisiyim. Dolayısıyla okulun ve kafenin varlığını öğrendiğimde arkadaşlarımla buluşacaksam ya da çalıştığım şirket için bir etkinlik düzenleyeceksem, hediye alacaksam burayı tercih edip kendi çapımda küçük destekler vermeye çalışıyordum.
Asiye Asal: Başta sağlıklı doğan, büyüyen, okula giden, 17 yaşına geldikten sonra yaşamsal faaliyetlerini kaybeden ve bakım hastası olan iki güzel meleğe annelik ederken, bir çocuğumu üç yıl önce kaybettim. 11 yıl Niş Cafe’nin işletmecisi olarak çalıştım, pandemi nedeniyle ayrıldım. Yoluna devam etmeye çalışan, yine benzeri kaygılarla hayata tutunmaya çalışan annelerden biriyim.
Songül Kaya: Hacettepe matematik mezunuyum. Mental retardasyonlu ve beyincik gelişiminde problem olan özel çocuk annesiyim. Tanıştığımızda da oğlum, Nilüfer Özel Eğitim Meslek Okulunda okuyordu. Arkadaşlarımla da okul aile birliğinin yönettiği kafede bir araya gelmiştik.

İKİ AYRI PROJEYLE GÜÇ BİRLİĞİ YAPTIK

Simbiyoz Sosyal Aktivite Derneği’ni kurmaya nasıl karar verdiniz?
Hülya Aras: Kurumsal hayatımda emekli olup, sosyal girişim alanında bir çalışma planlamaya başladığımda fikrimi bu alanın içinde uzun yıllardır çalışan arkadaşlarıma danışmaya başladım. Neslihan Hanım, Asiye Hanım ve Songül Hanım’la da konuşurken bana özel gereksinimli bireyler için kendi projelerinden bahsettiler. Ailemin de desteğiyle iki projeyi birleştirerek, zaman içinde farklı dezavantajlı bireylere de yaygınlaştırmayı amaçladığımız sürdürülebilir bir sistem kurmak üzere 4 kadın girişimci olarak yola çıktık. Türkiye’de sosyal girişimleri destekleyici mekanizmalar çok yerleşik değil ve bir hibrit model olsun diye de dernek kurmaya karar verdik. Adımızı da doğadan aldık, “Simbiyoz” iki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak bir arada yaşamaları demek. Biz de simbiyotik bir üretim alanında hep birlikte topluma faydalı işler ortaya koymayı hedefliyoruz.
Neslihan Edinçliler: Görev yaptığım okulda velilerim olan Asiye Hanım ve Songül Hanım gibi diğer velilerin de çocukları için olan endişelerini yıllarca dinledim. Yurt dışına çıktığımda bazı ülkelerde gördüğüm yaşam köyleri hep dikkatimi çekti. Neden bizim ülkemizde de olmadığını sorguladım. Arkadaşlarımla, velilerle böyle bir proje yapmamızın ne kadar doğru olacağını konuşurken yollarımız Hülya Hanım ile kesişti. Yaşam Köyü projemizi hayata geçirmek için derneğimiz 29 Temmuz 2019 yılında kuruldu ve şu anda 25 üye, 16 gönüllü eğitmen, 45 mentor ve 60 tane de gönüllümüz bulunuyor.

ORTAK HAYALİMİZ YAŞANABİLİR DÜNYA

Songül Kaya: Sadece benim değil özel gereksinimli çocuğu olan bütün anne babaların aklında çocuğum benden sonra ne olacak sorusu, bulunuyor. Biz de bu sorunu çözmek için, ortak hayalimiz sürdürülebilir bir yaşam köyünün olmasıydı. Çünkü özel gereksinimli bireye anne babasından sonra varsa kardeşinin bakacağını düşünüyor olsak da, herkesin kendi hayatı olduğu için yine evde hapis hayatı yaşayacaklar. Ancak bir yaşam köyü olursa hem sosyalleşecekler hem sporlarını yapacaklar, yetenekleri doğrultusunda çalışabilecek, üretebilecek, kendilerini verimli bir birey gibi hissedecekler.
Asiye Asal: Çocuklar küçükken alaycı bakışlarla, suçlamalarla, önyargılarla mücadele ederken önünüzü görmeye pek de fırsat bulamıyorsunuz aslında. Oysa neydi hayaller, kim ister ki evladının hakir görülmesini? Hayat onları rencide ederken, biz bardağın dolu tarafından bakmaya, onlar için yaşanabilir bir dünyayı nasıl yaratırız, onun derdine düştük. Simbiyoz Aktivite’yi kurarken de herkese ütopik bir düşünce gibi geldi. Bize bir yandan hayırlı olsun derken, başarısız olacağımız bir işe girdiğimizi söyleyenleri bilsek de duymadık. Arkadaşlarımın emekleri yadsınamaz. Ben, kızım İrem’in sağlık sorunlarından dolayı daha çok fikirler verip destek olabiliyorum.

İLK SOSYAL İNOVASYON MODELİNİ KURDUK

“Sosyal inovasyon” olarak vurguladığınız hibrit modelin farkı ve önemi nedir?
Hülya Aras: Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de böyle bir sosyal inovasyon modeli yok. Özel gereksinimli bireylere yönelik ya da sosyal girişimcilik alanında çalışan kurumlar, sivil toplum örgütleri var. Ancak bizim için sürdürülebilirlik önemli. Dolayısıyla iki farklı hedef kitleyi aynı çatı altında buluşturarak, ortak bir yaşamı hayal ettik. Uyguladığımız bu modelle farklı olduğumuzu düşünüyoruz. Derneğimizi kurduktan dört ay sonra, Simbiyoz Aktivite Sosyal Girişimcilik ve Sosyal Gelişim Merkezimiz sosyal bir sorunu çözmek için kuruldu. Eğitim, danışmanlık, kafe gibi ticari faaliyetlerimizin gelirini de bu sorunun çözümü için Simbiyoz Sosyal Aktivite Derneği’ne bağışlıyoruz. Merkezimize gelen sosyal girişimcilik adayları da yatırım aldıklarında yüzde 10’unu derneğe bağışlıyorlar. Öte yandan etrafındakilere de yapılabilecekleri anlatıyorlar. Bizim çocuklarımız da merkeze gelen sosyal girişimcileri kendilerine rol model alıyorlar ve aralarında sevgi bağı kuruluyor. Toplumsal farkındalık için çarpan etkisi yaratmaya çalışıyoruz. Sosyal girişimcilere, kuluçka eğitimleri, mentorluk ve danışmanlık, açık ofis, prototipleme imkanları, yatırımcı buluşmaları, network ve görünürlük sağlıyoruz
Neslihan Edinçliler: Engelli bireylerin istihdam edilmesinde yeterli vasıflara sahip olmamasının yanı sıra toplumun, işverenlerin, çalışanların önyargıları da etkili olmaktadır. Biz bir yıllık süreçte 300’den fazla işyeri ile temas kurularak hem kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde işbirliklerine girmek hem de özel gereksinimli gençlerimizi işe yerleştirmek için görüşmeler, ziyaretler yaptık. Bu görüşmeler sonucunda pandemiye rağmen 8 özel gereksinimli gencimizi işe yerleştirdik ve takip etmeye devam ediyoruz. Merkezimizde sosyal girişimcilik çalışmalarının yapılmasını çok önemsiyoruz. Çünkü girişimci adayları eğitimlerini alırken, kurdukları işlerde özel gereksinimli çocuklarımızı kendi bünyelerinde çalıştırmayı kabul ederek bizimle anlaşma yapıyorlar ve maaşlı çalışmalarını taahhüt ediyorlar. Bu çalışmaları, özel gereksinimli bireylere karşı daha büyük duyarlılıklar oluşmasının, onların da toplumda tüketen değil üreten, özgüven içerisinde ben de varım diyen bireyler olmalarının adımı olarak görüyoruz.

KARŞILIKLI DEĞER VE ZAMAN VERİLİYOR

Özel gereksinimli bireylerin ve ailelerin en büyük sorunun da önyargılar olduğunu dile getiriyorsunuz. Toplumsal farkındalık konusunda neler söylersiniz?
Songül Kaya: Eğitim kurumu seçiminden oturulacak mekâna yerleşmeye, toplu taşımaya binmekten bir kafe restorana gitmeye kadar, özel gereksinimli bireylerimize toplum maalesef önyargı ve korku ile yaklaşıyor. Hâlbuki onların aklında bir kötülük yok sadece bizden biraz daha zor öğreniyorlar. Bizim ya da çocuklarımızın da bir gün aynı duruma düşmeyeceğimiz ne malum. Bunu kabullenip fark ederlerse zaten diğer özel gereksinimli bireyleri de kabullenmiş olacaklar.
Asiye Asal: Simbiyoz Aktivite’de özel gereksinimli bireylerimiz, akranlarından uyum ve koordinasyonu, beraber yaşamayı, becerileri öğrenirken; onlar da bizimkilerden koşulsuz sevgiyi, vicdanı, karşı tarafa faydalı olma tatminini, empatiyi ve manevi hazzı öğrenecekler. Değer ve zaman verildiğinde özel gereksinimli bireylerin de bir işe yaradığını görecekler, ileriki yıllarda kariyerlerinde bizim çocuklarımıza da iş vermekten çekinmeyecekler. Bizim asıl derdimiz önyargıları yıkıp, çocuklarımızın üretime katılmasını sağlamak.

ÜRETİM YAPIP HAYATA TUTUNACAKLAR

Hayata geçirmek için adımlarını attığınız ‘Yaşam Köyü’nde hangi gruplara neler planlıyorsunuz?
Özel gereksinimli bireyler bakım ihtiyaçları ve eğitim seviyelerine göre kendi içlerinde gruplara ayrılıyor. Yaşam köyünü planlarken de grupların kendilerine özel ve her grubun topluca kullanacağı sosyal alanların olması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca aynı bahçe içinde ziyarete gelen ebeveynlerin kalacakları misafirhane olması aile bağlarını kuvvetli tutacaktır. Tarımsal üretim, botanik, seramik, trikotaj, tekstil, ağaç ürünleri gibi birçok ürünü bizim gençlerimizin üretmesini hedefliyoruz. Korumalı işyeri statüsünde fason işlerin yaptırıldığı bir atölye için 50-60 kişilik bir alan düşünüyoruz. Üretimi yapılacak malzemelerin satışa sunulacağı sunum ofisi veya dükkânı olması, gençlerimizin görev alacağı kafe bulunması dış dünya ile ilişkilerin sıcak tutulmasını sağlayacaktır.

ÖZEL GEREKSİNİMLİ BİREYLERİN SESİNİ DUYUN

Yaşam Köyü için işbirlikleriniz, ihtiyaçlarınız konusunda bilgi alabilir miyiz?
Tabii kuruluşta hazır bir sermayemiz yok. Öncelikle, bunca zamandır neden böyle bir yaşam yeri kurulamamış, hata varsa kim de diye özellikle düşünülmesi gerekiyor. Öte yandan hala güçlü kurumlara neden sesimizi duyuramıyoruz? Bunu da ayrıca sormak gerekiyor. Projemizi hazırlarken değerli akademisyenlerimiz, özel eğitimcilerimiz, ailelerimiz, mimar, mühendis, avukat, işletmeci gibi farklı meslek dallarından çok yönlü ve deneyimli bir proje ekibimiz var. En büyük ihtiyacımız arsa ve sponsor bulmak bu konuda destek bekliyoruz. Bir yandan merkezin işletme modelini ve gerekli eğitim içeriklerini oluşturuyoruz. Tüm bu çalışmalarda alandaki tüm kamu kurumları yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, eğitim kurumları ile işbirliğine açığız. Sesimizi duyup bize destek olmak isteyenler, sosyal medya mecralarımızdan ve simbiyozaktivite.com sitemizden bize ulaşabilir. İhtiyaç sahiplerine yönelik bir anket oluşturduk çok geniş bir kitleye ulaşarak ihtiyaçları doğru tespit etmek istiyoruz. Ankete katılım linkimiz 
https://forms.gle/kzwsH7MFMLKfeiPPA

Sibel Bağcı Uzun
25.02.2021 tarihli Hürriyet Gazetesi (Bursa) haberi